باب: غسل
الخلوق ثلاث
مرات من
الثياب.
17- Güzel Kokunun Çıkması İçin Elbisenin Üç Kez Yıkanması
قال
أبو عاصم:
أخبرنا ابن
جريج: أخبرني
عطاء: أن
صفوان بن يعلى
أخبره: أن
يعلى قال لعمر
رضي الله عنه:
أرني
النبي صلى
الله عليه
وسلم حين يوحى
إليه. قال:
فبينما النبي
صلى الله عليه
وسلم بالجعرانة،
ومعه نفر من
أصحابه، جاءه
رجل فقال: يا رسول
الله، كيف ترى
في رجل أحرم
بعمرة، وهو
متضمخ بطيب؟
فسكت النبي
صلى الله عليه
وسلم ساعة،
فجاءه الوحي،
فأشار عمر رضي
الله عنه إلى
يعلى، فجاء
يعلى، وعلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ثوب قد
أظل به، فأدخل
رأسه، فإذا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
محمر الوجه،
وهو يغط، ثم
سري عنه،
فقال: (أين
الذي سأل عن
العمرة). فأتي
بالرجل، فقال:
(اغسل الطيب
الذي بك ثلاث
مرات، وانزع
عنك الجبة،
واصنع في
عمرتك كما
تصنع في حجتك).
قلت لعطاء:
أراد الإنقاء،
حين أمره أن
يغسل ثلاث
مرات؟ قال:
نعم.
[-1536-] Safvan İbn Ya'la şöyle anlatır: "Ya'la, Ömer r.a.'e 'Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve sellem)'e vahiy geldiği sırada bana göster' demişti. Hz.
Nebi Ci'rane'de iken yanında bir grup insan vardı. Bu sırada bir adam geldi ve:
Ey Allah'ın Resulü! Koku sürünüp umre ihramına giren kimse hakkında ne
buyurursunuz? diye sordu. Bunun üzerine Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem
bir süre sustu. Daha sonra kendisine vahiy geldi. Ömer hemen Ya'la'ye işarette
bulundu ve Ya'la geldi. Resûl-i Ekrem'in üzerinde bir örtü vardı. Ya'la: başını
Resûlullah'ın örtüsünün İçine soktu. O sırada Hz. Nebi'in yüzü kırmızılaşmıştı ve nefesi (uykudaki bir
kimse'nin çıkardığı ses gibi) hırlıyordu. Bir süre sonra bu durum ortadan
kalktı. Daha sonra Efendimiz, "Umre ile ilgili soru soran kimse
nerede?" dîye sordu. Bunun üzerine o soru soran adamı çağırıp
Rasûlullah'ın yanına getirdiler. Hz. Nebi: "Üzerindeki kokuyu üç kez yıka
üzerindeki cübbeyi çıkar ve umreni, hacda yaptığın gibi yap" buyurdu.
Ata'ye "Hz. Nebi, üç kez yıkamayı emrederken (kokudan) arındırmayı
kasdetti" dedim. O da: "Evet" diye cevap verdi.
Tekrar: 1789, 1847, 4329, 4985
AÇIKLAMA: Başlıkta güzel koku olarak tercüme ettiğimiz
"haluk" kelimesi, içinde zaferan bulunan bir karışımdan elde edilmiş
bir çeşit kokudur.
Resûlullah'ın nefesinin hırlaması, vahyin şiddeti nedeniyledir. Ya'la,
Hz Nebi'i vahiy indiği sırada görmeyi istediği için başını örtünün içine sokmuştur.
Umre konularında bu konu yine gelecektir.(Bk. 1789 nolu hadis)
"Üzerindeki kokuyu üç kez yıka" ifadesi,
"bedenindeki ya da elbisendeki" ifadesinden daha geneldir.
Ya'la hadisi, ihrama girdikten sonra kokulu olarak devam etmenin
yasak olduğuna delil olarak getirilmiştir. Çünkü kokunun, elbiseden ve bedenden
yıkanması emredilmiştir. Malik ve Muhammed İbn Hasen bu görüştedir.
Fakihlerin çoğunluğu bu görüşe şöyle cevap vermiştir:
"Ya'la olayı hadiste sabit olduğu üzere Ci'rane'de geçmiştir. Bu olay,
hiçbir ihtilaf olmaksızın (hicrî) 8. yılda gelmiştir. Diğer yandan ileride
geleceği üzere, Hz. Aişe, ihram giydiği sırada Resûlullah'a kendi elleriyle
koku sürmüştü. Bu olay ise kesinlikle hicri 10. yılda veda haccı sırasında
gerçekleşmiştir. Hüküm son gerçekleşen olaya göre verilir. Ya'la olayında
verilen yıkama emri ise mutlak olarak koku ile ilgili değil, Özel olarak
"halûk" adı verilen koku ile ilgilidir. Belki de yıkamanın
emredilmesi söz konusu kokuda bulunan zaferan idi. Hz. Nebi'in, ister ihramlı
İster ihramsız olsun zaferan sürmeyi yasakladığı sabittir. Biraz sonra gelecek
olan İbn Ömer hadisinde, "İhramlı kimse zaferan sürülmüş olan elbiseyi
giymez" ifadesi; İbn Abbas hadisinde ise, "Hz. Nebi (s.a.v.) sadece
zaferanlı elbiseleri yasakladı" ifadesi yer almaktadır. 23. konuda bu
hususta geniş bilgi verilecektir. Bir diğer delil de şudur: İhramlı bir kimse,
unutarak veya bilmeden koku sürünse sonra bunu öğrenir öğrenmez kokuyu giderse
keffaret gerekmez. Malik, "Eğer aradan uzun zaman geçerse gerekir"
demiştir. Ebu Hanife ve bir görüşünde Ahmed'e göre mutlak olarak her halükarda
keffaret gerekir. Buna göre ihramlı kimse dikişli elbise giyse onu çıkarır. Söz
konusu elbiseyi yırtması ve parçalaması gerekmez.